25 Ekim 2012 Perşembe

Psiko Analist/John Katzenbach


Psiko Analist, Fredrick Stars isimli bir analiste babasının öldüğü 53 yaşına bastığı doğum gününde Rumplestilskin takma adını kullanan psikopat tarafından gönderilen tehdit ve gizem dolu mektubun üzerine kurgulanmış sürprizlerle,kişilik bozukluklarıyla,geçmişin izleriyle ve intikam ateşiyle sarmalanmış müthiş bir roman.
Rumplestilskin mektupta eğer kendisinin kim olduğunu bulmazsa Dr.Fredrick Stars'ı 52 yakınınından birini öldüreceği bir oyuna davet etmektedir,intikam hırsına bürünmüş bu pek merhametli(!) psikopatımız Fredrick Stars'a -ya da Ricky Star- bir seçenek daha sunmuştur, bir köprüden atla veya kafana sık veya ayağına taş bağlayıp kendini denize at yani intihar et. Ricky'nin bu psikopatla mücadelesini ve kitabın şaşırtıcı sonunu okurken müthiş bir haz alacak,John Katzenbac'in bu varoşusal tez de içeren bu kitabı helinizden düşürmeyeceksiniz.

9 Eylül 2012 Pazar

Sis Ve Gece/Ahmet Ümit

Sis ve Gece, 1960 Gaziantep doğumlu Ahmet Ümit'in kaleminden çıkan, yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiye romanı olma özelliğine sahip mükemmelin ötesinde bir yapıt. Ahmet Ümit bu kitapta Türkiye'nin yakın tarihine, ilk olarak Teşkilat-ı Mahsusa ismiyle kurulmuş Milli İstihbarat Teşkilatı içindeki ayrışmalara,gruplaşmalara, yine bu teşkilatın mensupları tarafından gerçekleştirilen yargısız infazlara ve kayıt dışı ölümlere çok iyi değinirken kitabı bunlarla da sınırla bırakmayıp yasak bir aşk üzerine de kurmuş. Kitap, 1995'in İstanbul'undan sahtekarından kulamparasına zaten korkak insanlar olup da 6-7 Eylül olaylarıyla birlikte iyice ürkekleşen Rumlarına, devrimi silahla gerçekleştirmek isteyen Sosyalistlerden silahın hiçbir zaman çözüm olmayacağına kanaat getirmiş edebiyat,şiir tutkunu aşık devrimcilere kadar içinde barındırdığı insan portreleriyle iyice tatlandırılmış, şaşırtıcı bir sonla da bir başucu kitabınız olacak, okudukça bir daha okumak isteyeceğiniz bir Ahmet Ümit yapıtı.

6 Eylül 2012 Perşembe

Son Hafriyat (Behzat Ç.)/Emrah Serbes

Son Hafriyat, Behzat Ç. serisinin ilk kitabı olan Her Temas İz Bırakır'dan sonra insanı içine çeken, intikam hırsına bürünmüş,Behzat Ç ve ekibini uzun süre peşinden koşturacak olan kendini Red Kit zanneden bir psikopatın nasıl psikopata dönüştüğünü ve intikam için aynı belediye gibi Ankara'nın her yerine çukurlar açtığı ve TEM'cilerin ailelerini nasıl gömdüğünü anlatan anılarıyla tatlandırılmış bir Emrah Serbes eseri. Bu kitabı okurken kızı intihar ettikten sonra sessizliğe gömülen Behzat başkomiserin konuşmasını sabırla bekleyecek ağzından dökülen ilk cümleleri duyunca katıla katıla güleceksiniz ama yazar bu kahkahaların acısını üzülerek kitabın sonuna geldiğinizde sizden çıkaracak.Son Hafriyat,kendini Ahmet sanan Süleymanı'yla -KASS- Barni Moloztaşa benzeyen müfettişiyle -BMBM- (BM x 2), polisiye türünün genç yazarı Emrah Serbes'in Nirvana'ya ulaştığı kitap, okumazsanız çok şey kaybedersiniz.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Her Temas İz Bırakır (Behzat Ç.)/Emrah Serbes


Her Temas İz Bırakır, 1981 Yalova doğumlu olan genç ve acemi yazar Emrah Serbes'in kaleminden çıkan ilk roman. Ancak yazarı tanımayıp da bu kitabı okuyanlar Emrah Serbes'in kelimelerle kırk yıllık yazarlara taş çıkartırcasına oynamasını görünce acemi olduğunu fark etmeyecektir.Kitap öyle akıcı, öyle sürükleyici ki bir işiniz çıkmazsa elinize alınca eseri iki günde bitireceksiniz. Kitabın konusu, 216 sigarası dudağının kenarından eksik olmayan,bir dönemler Cebeci İdman Ocağı'nda duran top ustası bir stoper olan Cinayet Büro amiri Behzat Ç. ve emektar ekibi Teras Bar'ın terasından atlayıp ya da atılıp ölü bulunan genç kızın basit bir depresyon sonucu mu intihar ettiğini yoksa sempatizanı olduğu komünist örgüte ihanet ettiği için mi yoksa MİT tarafından bu örgüt sempatizanı olduğu için mi öldürüldüğünü bulmaya çalışması. Kitabın her satırına Başkomiser Behzat Ç.'nin 216'sının başkent Ankara sokaklarının kokusu sinmiş ayrıca yazar Emrah Serbes, satır aralarına serpiştirdiği göndermeler ve edebi yeteneğini kanıtlayan betimlemeleriyle kitabı iyiden iyiye renklendirirken karakterleri dertleri, aşkları, aile ilişkileriyle o kadar iyi anlatmış ki detaylarla süslü bu kitabı daha önce cinayet büronun bu elemanlarını daha önce tanıyormuş gibi okuyacaksınız.

7 Ağustos 2012 Salı

Sultanı Öldürmek/Ahmet Ümit


Sultanı Öldürmek, ülkemizin değerli cinayet yazarlarından Ahmet Ümit'in ülkemizde Muhteşem Yüzyıl dizisi ile başlayan ve Fetih 1453 filmiyle güç kazanan Osmanlı modasına uymasıyla ortaya çıkan şahane kurgulanmış bir polisiye romanı olmuş. Kitap dile kolay tam yirmi bir yıldır aynı kadını bekleyen kökleri Osmanlı sarayına dayanan Serhazin sülalesinin son erkek temsilcisi Müştak Serhazin'in Osmanlı tarihine,mesleğine adayan hırs küpü bir kadınla yaşadığı aşk ve hazin ayrılıkları üzerine şekilleniyor. Tabi ki Ahmet Ümit yalnızca bunlarla sınırlı kalmayarak yapıtın ön kapağından da anlaşılacağı gibi Ulu Hakan Fatih Sultan Mehmet'in şaibeli ölümünü ve Müştak'ın deli divane aşık olduğu Nüzhet'in kurban gittiği cinayetin soruşturmasını işlemeyi ihmal etmiyor, zaten kitabın yarısından fazlası yazarın bir önceki eseri olan İstanbul Hatırası'nda da çalkantılı aşk ve iş hayatıyla karşımıza çıkan deneyimli polis Başkomiser Nevzat ile ekibinin bir kıskançlık krizinden mi yoksa mesleki bir hırstan dolayı mı işlendiği bilinmeyen bu cinayeti aydınlatamaya çabasıyla geçiyor. Ayrıca okurlar Fetih Gezisi gibi ufak ama detaylı bölümlerde okuyucu İstanbul'un fethi ile ilgili bilgileri ilköğretim, lise tarih kitaplarından daha eğlenceli bir şekilde öğrenecek, yazara teşekkür edecektir. Fakat bir uyarım olacak ayrıntı  ile çeşni verilmiş kalın kitapları okumayı sevmeyenler bu eseri eline bile almasın üç dört gün içerisinde yaşananların 517 sayfayla anlatılması umarım kitabın ne kadar teferruatlı olduğu konusunda biraz da olsa ipucu olmuştur. Uzun lafın kısası Sultanı Öldürmek diğer kitaplarında genellikle cinayet romanlarının kraliçesi Agatha Christie'den etkilenen Ahmet Ümit'in bu kitabında Dostoyovski'den etkilenip gizemli bir cinayet soruşturmasına İstanbul'umuzun fethini de ekleyerek okuyucuyu doyurduğu bir yapıt olmuş.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Beyoğlu Rapsodisi/Ahmet Ümit


Beyoğlu Rapsodisi, Türkiye'de adam akıllı tek polisiye yazan kişi olabilecek kapasitede bir yazar olan Ahmet Ümit'in kaleminden çıkan özgün olmamasına rağmen sürükleyici 190'ıncı sayfalarına geldiğinizde elinizden bırakamayacağınız bir kitap. Ömürleri Beyoğlu'nda geçmiş üç ayrı kişi, üç ayrı kişiliğe sahip üç insanın -Nihat,Kenan,Selim- öyküsü. Ölümsüzlüğe,kalıcılığa, sanat tarihine adını altın harflerle yazdırmaya olan merakla başlayan ölümler,bir bir aydınlatılan cinayetler. Soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak, restoran restoran, bar bar çoksesli,çok ırklı Beyoğlu'nun merkezinde ara sokaklarında gezdirirken genel kültürünüzü artıracak bilgiler vermeyi de ihmal etmiyor yazarımız. Günümüzün Babil Kulesi konumundaki insanın bencilliğini ve acımasızlığını çaresizliğiyle harmanlayarak çok iyi anlatan bir mekan. Başları sıkıcı olmasına rağmen Paris'e, Rusya'ya kadar uzanan müthiş bir gerilim ve hiçbir kitapta bulunamayacak kadar şaşırtıcı bir final. Ahmet Ümit'in bu kitabı diğer romanları kadar iyi olmasa da idare ediyor fakat şaşırtıcılığıyla yine kurtarıyor, komünist bir kişi olan Ahmet Ümit Katya karakteriyle de Rusları ve Bolşevikleri övmeyi ihmal etmemiş..

19 Temmuz 2012 Perşembe

Taş Meclisi/Jean Christophe Grangé


Jean Christophe Grangé bu kez şaşırtıcı bir hayal gücünün mahsulü olan Taş Meclisi kitabıyla karşımıza çıkıyor. Kendinizi karakterlerden biri gibi hissedeceğiniz müthiş sürükleyici ve bir o kadar da şaşırtıcı bu kitapta Türklerin ve Moğolların ata dini olan Şamanizm ile tanışacak telepatinin, parapsikolojinin sırlarına erişeceksiniz. Telepatinin ne kadar güçlü bir şey olduğunu öğrenirken kendinizi Türk ve Moğol şamanlarının veliahtları arasındaki savaşın içinde bulacak, kamların mucizevi tedavilerini okurken de ağzınızı şaşkınlıktan kapatamayacaksınız. Yazarın ikinci eseri olan bu kitap bir yandan üstteki satırları işlerken bir yandan da Sovyetler Birliği'nin gömülü kalmış sırlarının ve nükleer füzyonunun , Mayıs 68'in hala varlığını sürdüren derin izlerinin henüz tam ölmediğini gösteren bir fantastik gerilim.